Şiirimiz karadır abiler[*]
Kendi kendine çalan bir davul zurna
Sesini duyunca kendi kendine güreşmeye başlayan
Taşınır mal helalarında kara kamunun
Şeye dar pantolonlu kostak[1] delikanlıların şiiridir
Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler
Ece Ayhan
Ece Ayhan Çağlar (September 10, 1931 in Muğla – July 13, 2002 in İzmir) was a contemporary Turkish poet. He used the name Ece Ayhan in his poems. He is one of the prominent figures of the II. New Movement, however he didn't accept this name and preferred Civilian Poetry. He was a homosexual but he officially denied such claims..
Ece Ayhan was born "Ece Ayhan Çağlar" on July 10, 1931 in Datça, where his father, Behzat Çağlar, worked as the Revenue Officer of the District. His paternal grandfather was the mufti of Gelibolu. His mother, Ayşe Hanım, was the daughter of Hafız İbrahim Deniz, who was half peasant and half trader. Ece Ayhan was initially schooled in several districts of Çanakkale, a western province of Turkey in the Marmara region, including the central district. In 1940, he moved to Istanbul with his family. His father by then had retired from public service. Ece Ayhan graduated from Karagümrük elementary school, Zeyrek secondary school and Taksim high school. We do not know much about his childhood, though he gives some hints in his poems about the poverty they lived in.
One of the leading figures of the ‘Second New' movement in Turkish poetry, Ece Ayhan was a rebellious poet who avoided daily routine jobs and systems, and reflected his nature in his poems by pushing the boundaries of language in an effort to break the literary tradition and create a new realm of meaning.
Selected Works
Kınar Hanım'ın Denizleri (1959) (Seas of Kinar Hanim) Bakışsız Bir Kedi Kara (1965) (A Blind Cat Black) Ortodokslular (1968) (Orthodoxies) Devlet ve Tabiat (1973)(Government and Nature) Yort Savul (Collection of the above works, 1977) Zambaklı Padişah (1981) (The Sultan's Lily) Defterler (Diaries, 1981) (Notebooks) Çok Eski Adıyladır (1982) (With Its Very Old Name) Kolsuz bir Hattat (Prose, 1987) (An Armless Calligrapher) Çanakkaleli Melahat'a İki El Mektup ya da Özel Bir Fuhuş Tarihi (1991) (Two Rounds Of Letter To Melahat Of Çanakkale or A Special History Of Prostitution) Sivil Şiirler (1993) (Civil Poems) Son Şiirler (1993) (Last Poems) Bütün Yort Savul'lar (Complete poetry, 1994)
[1] kostak: [ Hamit Zübeyr & İshak Refet, Anadilden Derlemeler, 1932] kostak (Muğla): tenasüplü, biçimli, güzel. (...) kostaklanmak (Niğde): çalım satmak.
Not: Anadolu ağızlarında koska ve kostul "havalı, çalımlı" ve kossak "çiftleşme zamanı gelmiş koyun" biçimleri görülür. küstah < Fa gustaχ sözcüğüyle irtibatlandırılması düşünülebilir.
Source: Nisanyan Sozluk
Fars. gustāḫ “küstah”tan) halk ağzı.
1. Güzel ve zarif giyinmiş (kimse).
2. Çalımlı, onurlu (kimse).
3. Yürekli, yiğit, kabadayı (kimse).
küstah: (ﻛﺴﺘﺎﺥ) sıf. ve i. (Fars. gustāḫ) Haddini bilmez, saygısız, utanmaz (kimse): Hiç unutmam, arabanın içine küstahın biri kâğıda sarılı, suda pişmiş iki mısır atmasın mı! Niyaz’la birlikte ödümüz koptu (Fahri Celâl). Bütün muâmelesini küstah ve kaba buluyordu (Yâkup K. Karaosmanoğlu – Ö.T.S.). Halbuki bilâkis gāyet yüksekten atan, kendisinde tükenmez haklar gören küstah, hafif, şımarık bir mahlûk buldu (Reşat N. Güntekin).
Küstâhâne (ﻛﺴﺘﺎﺧﺎﻧﻪ) sıf. ve zf. (Fars. -āne ekiyle) Küstah birine yakışır tarzda, küstahça: Umarım mâzur ola evzâ-ı küstâhânesi / Bakma noksân-ı Nazîm’e yâ Habîb-i Kibriyâ (Nazîm’den). Korkarım ki taraf-ı şâhânelerinden alacağı ihsâna kanâat etmeyerek daha ziyâdesine nâil olmak için küstâhâne tasdîâta kalkışmak sûretiyle efendimizi bî-huzur eder (Fâik Reşat). Kız odaya girince artık evvelki gibi küstâhâne nazarlarla yüzüne bakamıyordu (Hüseyin R. Gürpınar).
Küstahça sıf. ve zf. Saygısız bir şekilde, küstâhâne: Küstahça tekliflerini söyledi (Ömer Seyfeddin). Çocuk küstahça omuz silkti (Hâlide N. Zorlutuna – Ö.T.S.).
[*]
Mor Külhani
1. Şiirimiz karadır abiler
Kendi kendine çalan bir davul zurna
Sesini duyunca kendi kendine güreşmeye başlayan
Taşınır mal helalarında kara kamunun
Şeye dar pantolonlu kostak delikanlıların şiiridir
Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler
2. Şiirimiz her işi yapar abiler
Valde Atik'te Eski Şair Çıkmazı'nda oturur
Saçları bir sözle örülür bir sözle çözülür
Kötü caddeye düşmüş bir tazenin yakın mezarlıkta
Saatlerini çıkarmış yedi dala gerilmesinin şiiridir
Dirim kısa ölüm uzundur cehennette herhal abiler
3. Şiirimiz gül kurutur abiler
Dönüşmeye başlamış Beşiktaşlı kuşçu bir babanın
Taşınmaz kum taşır mavnalarla Karabiga'ya kaçan
Gamze şeyli pek hoş benli son oğlunu
Suriye hamamında sabuna boğmasının şiiridir
Oğullar oğulluktan sessizce çekilmesini bilmelidir abiler
4. Şiirimiz erkek emzirir abiler
Ilerde kim bilir göz okullarına gitmek ister
Yanık karamelalar satar aşağısı kesik kör bir çocuğun
Kinleri henüz tüfek biçimini bulamamış olmakla
Tabanlarına tükürerek atış yapmasının şiiridir
Böylesi haftalık resimler görür ve bacaklanır abiler
5. Şiirimiz mor külhanidir abiler
Topağacından aparthanlarda odası bulunamaz
Yarısı silinmiş bir ejderhanın düzüşüm üzre eylemde
Kiralık bir kentin giriş kapılarına kara kireçle
Şairlerin ümüğüne çökerken işaretlenmesinin şiiridir
Ayıptır söylemesi vakitsiz Üsküdarlıyız abiler
6. Şiirimiz kentten içeridir abiler
Takvimler değiştirilirken bir gün yitirilir
Bir kent ölümünün denizine kayar dragomanlarıyla
Düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler?
Ece Ayhan