Thursday, September 02, 2021

Ece Ayhan | dar pantolonlu kostak delikanlılar

 Şiirimiz karadır abiler[*]

Kendi kendine çalan bir davul zurna
Sesini duyunca kendi kendine güreşmeye başlayan
Taşınır mal helalarında kara kamunun
Şeye dar pantolonlu kostak[1] delikanlıların şiiridir

Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler

Ece Ayhan


Ece Ayhan Çağlar (September 10, 1931 in Muğla – July 13, 2002 in İzmir) was a contemporary Turkish poet. He used the name Ece Ayhan in his poems. He is one of the prominent figures of the II. New Movement, however he didn't accept this name and preferred Civilian Poetry. He was a homosexual but he officially denied such claims.. 

Ece Ayhan was born "Ece Ayhan Çağlar" on July 10, 1931 in Datça, where his father, Behzat Çağlar, worked as the Revenue Officer of the District. His paternal grandfather was the mufti of Gelibolu. His mother, Ayşe Hanım, was the daughter of Hafız İbrahim Deniz, who was half peasant and half trader. Ece Ayhan was initially schooled in several districts of Çanakkale, a western province of Turkey in the Marmara region, including the central district. In 1940, he moved to Istanbul with his family. His father by then had retired from public service. Ece Ayhan graduated from Karagümrük elementary school, Zeyrek secondary school and Taksim high school. We do not know much about his childhood, though he gives some hints in his poems about the poverty they lived in. 

One of the leading figures of the ‘Second New' movement in Turkish poetry, Ece Ayhan was a rebellious poet who avoided daily routine jobs and systems, and reflected his nature in his poems by pushing the boundaries of language in an effort to break the literary tradition and create a new realm of meaning.

Selected Works

Kınar Hanım'ın Denizleri (1959) (Seas of Kinar Hanim) Bakışsız Bir Kedi Kara (1965) (A Blind Cat Black) Ortodokslular (1968) (Orthodoxies) Devlet ve Tabiat (1973)(Government and Nature) Yort Savul (Collection of the above works, 1977) Zambaklı Padişah (1981) (The Sultan's Lily) Defterler (Diaries, 1981) (Notebooks) Çok Eski Adıyladır (1982) (With Its Very Old Name) Kolsuz bir Hattat (Prose, 1987) (An Armless Calligrapher) Çanakkaleli Melahat'a İki El Mektup ya da Özel Bir Fuhuş Tarihi (1991) (Two Rounds Of Letter To Melahat Of Çanakkale or A Special History Of Prostitution) Sivil Şiirler (1993) (Civil Poems) Son Şiirler (1993) (Last Poems) Bütün Yort Savul'lar (Complete poetry, 1994) 

[1] kostak:  [ Hamit Zübeyr & İshak Refet, Anadilden Derlemeler, 1932] kostak (Muğla): tenasüplü, biçimli, güzel. (...) kostaklanmak (Niğde): çalım satmak.

Not: Anadolu ağızlarında koska ve kostul "havalı, çalımlı" ve kossak "çiftleşme zamanı gelmiş koyun" biçimleri görülür. küstah < Fa gustaχ sözcüğüyle irtibatlandırılması düşünülebilir.

Source: Nisanyan Sozluk

Fars. gustāḫ “küstah”tan) halk ağzı.

1. Güzel ve zarif giyinmiş (kimse).

2. Çalımlı, onurlu (kimse).

3. Yürekli, yiğit, kabadayı (kimse).

küstah: (ﻛﺴﺘﺎﺥ) sıf. ve i. (Fars. gustāḫ) Haddini bilmez, saygısız, utanmaz (kimse): Hiç unutmam, arabanın içine küstahın biri kâğıda sarılı, suda pişmiş iki mısır atmasın mı! Niyaz’la birlikte ödümüz koptu (Fahri Celâl). Bütün muâmelesini küstah ve kaba buluyordu (Yâkup K. Karaosmanoğlu – Ö.T.S.). Halbuki bilâkis gāyet yüksekten atan, kendisinde tükenmez haklar gören küstah, hafif, şımarık bir mahlûk buldu (Reşat N. Güntekin).

Küstâhâne (ﻛﺴﺘﺎﺧﺎﻧﻪ) sıf. ve zf. (Fars. -āne ekiyle) Küstah birine yakışır tarzda, küstahça: Umarım mâzur ola evzâ-ı küstâhânesi / Bakma noksân-ı Nazîm’e yâ Habîb-i Kibriyâ (Nazîm’den). Korkarım ki taraf-ı şâhânelerinden alacağı ihsâna kanâat etmeyerek daha ziyâdesine nâil olmak için küstâhâne tasdîâta kalkışmak sûretiyle efendimizi bî-huzur eder (Fâik Reşat). Kız odaya girince artık evvelki gibi küstâhâne nazarlarla yüzüne bakamıyordu (Hüseyin R. Gürpınar). 

Küstahça sıf. ve zf. Saygısız bir şekilde, küstâhâne: Küstahça tekliflerini söyledi (Ömer Seyfeddin). Çocuk küstahça omuz silkti (Hâlide N. Zorlutuna – Ö.T.S.).


[*]

Mor Külhani

 

1. Şiirimiz karadır abiler

 

Kendi kendine çalan bir davul zurna

Sesini duyunca kendi kendine güreşmeye başlayan

Taşınır mal helalarında kara kamunun

Şeye dar pantolonlu kostak delikanlıların şiiridir

Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler

 

2. Şiirimiz her işi yapar abiler

 

Valde Atik'te Eski Şair Çıkmazı'nda oturur

Saçları bir sözle örülür bir sözle çözülür

Kötü caddeye düşmüş bir tazenin yakın mezarlıkta

Saatlerini çıkarmış yedi dala gerilmesinin şiiridir

Dirim kısa ölüm uzundur cehennette herhal abiler

 

3. Şiirimiz gül kurutur abiler

 

Dönüşmeye başlamış Beşiktaşlı kuşçu bir babanın

Taşınmaz kum taşır mavnalarla Karabiga'ya kaçan

Gamze şeyli pek hoş benli son oğlunu

Suriye hamamında sabuna boğmasının şiiridir

Oğullar oğulluktan sessizce çekilmesini bilmelidir abiler

 

4. Şiirimiz erkek emzirir abiler

 

Ilerde kim bilir göz okullarına gitmek ister

Yanık karamelalar satar aşağısı kesik kör bir çocuğun

Kinleri henüz tüfek biçimini bulamamış olmakla

Tabanlarına tükürerek atış yapmasının şiiridir

Böylesi haftalık resimler görür ve bacaklanır abiler

 

5. Şiirimiz mor külhanidir abiler

 

Topağacından aparthanlarda odası bulunamaz

Yarısı silinmiş bir ejderhanın düzüşüm üzre eylemde

Kiralık bir kentin giriş kapılarına kara kireçle

Şairlerin ümüğüne çökerken işaretlenmesinin şiiridir

Ayıptır söylemesi vakitsiz Üsküdarlıyız abiler

 

6. Şiirimiz kentten içeridir abiler

 

Takvimler değiştirilirken bir gün yitirilir

Bir kent ölümünün denizine kayar dragomanlarıyla

Düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler?

Ece Ayhan