Monday, June 29, 2015

300 AKÇELİK OĞLANLAR

"Evet, Osmanlı döneminde eşcinsellik daha yerleşik, daha kabullenilir bir kimliktir. 'Mahbup', Osmanlı'da eşcinsellere verilen genel addı. Aktif ve pasif eşcinsellik ayrımı da yapılmıştı. 

Mahbuplar, yani eşcinsellerin pasif olanına 'Oğlan', aktif olanına da 'oğlancı' deniyordu. Ama daha teknik tanımla şöyle yapılmıştı: Heteroseksüel ilişki kuranlara 'Zenpare', eşcinsel ilişki kuranlara ise 'Kulanpare' deniyordu. Osmanlı eşcinsellerinin kendi kalçaları için kullandıkları tabir de pek yaratıcıydı: Kase-i billur!

Eşcinsellerin kapalı sayılan Osmanlı toplumunda arz-ı endam ettiği en önemli yer elbette hamamlardı. Hamamlarda 'döşek yoldaşlığı' tarifesi olan bir kalemdi. 'Oğlan'ların servis edildiği bu tarifede fiyat 300 akçeden başlıyordu. (Hamamlardaki eşcinsel serüveni anlatan en önemli kaynak Dellakname-i Dilkuşa'dır (Gönül Açan Tellaklar). Derviş İsmail tarafından kaleme alınan risalede 17. yüzyılın sonlarında İstanbul'da 408 hamamda 2.300 tellağın çalıştığını bunların büyük bir kısmının da eşcinsel olduğu anlatılıyor.) 

Hamamları özel olarak inceleyen tarihçi Ergun Hiçyılmaz, bakın nasıl anlatıyor; '... Tophane, Unkapanı, Tahtakale, Yemiş İskelesi, Bahçekapı; her türlü rezilliğe açık birer yeniçeri yuvasıydı. Buralarda bırakın ırz ehli kadınları, pazılı delikanlılar bile dolaşamazdı. Bu semtlerde hamamlara girmek kolay, çıkmak zordu. 'Hamama giren terler' sözü o dönemin dellaklarının sözüdür. Ayrıca 'baltayı taşa vurmak' deyimi de buradan çıkmıştır. Balta; yeniçeri ortalarına ait 'nişan' denilen bir alameti farikadır. Bu uzunca bir sırmayla işli çevre veya peşkirin bir kadına ya da oğlana verilmesi ve armağanı oğlana veren kişinin bununla dolaşması sırasında 'balta' bellidir. Balta veren yeniçerinin elinden bunu kapmak baltayı taşa vurmaktır.'