Asıl adı Kalyoncu Kulluğu olan bir Tarlabaşı caddesidir. hatta Tarlabaşı Caddesi'yle kesişen köşesinde de Beyoğlu merkez karakolu bulunur, ama karakolun önünde kapkaç almış yürümüştür.
Nikonun Hasir adli meyhanesi de burada idi.
Tarlabaşı bulvarının- istimlakten evvel- en darlaştığı yerde sağa açılan geniş, önce dümdüz ve gittikçe dikleşen yokuşlu caddesinin adıdır. köşesindeki karakolun iki katlı ahşap bir binadan, betonarmeye terfii edişi istimlakden de eskidir. karakolun önünden geçerken, kapının önünde oturan tonton polis amcaya selam verirdik, o da gülümserdi bize. polisten korkmayı sonradan öğrendik. yokusun iki yakasina yan yana dizili küçük dükkanlarda envai çeşit esnaf, cumbalı evlerinde çeşit biçim insan yaşardı. "Tiyatoracı"ların -pera'ya yakınlığından olsa gerek- rağbet ettiği nezih bir mesken idi. Sokak aralarında çiroz dalları olurdu çamaşır ipleri yerine. paskalya'da sakızlı çörek kokuları taşardı dantel perdeli mutfak camlarından. Iftar zamanlarında kilise de çanlarını öttürürdü, ezanla birlikte. hemen girişte, hani sağdaki o küçük dükkanda rum bakkal lambo, az ilerde hikmet karagöz'ün oturduğu sokağın başında kasap mösyö koço, solda tabutçu dikran, sokaktan aklıma yazılanlar. Yokuşun sonu "yenişehir" deniler yere bağlanırdı. Orada da "alibelendi çadırı" yani cambazhane vardı. önce top sahası oldu, bugun cambazhanenin yerinde ne var, bilmiyorum. şimdilerde matbaa olan yerin karşısındaki kilise hala duruyor.. Lambo'nun dükkanı da açık, çırağı hüseyin'e devredip, yunanistan'a gitti dedilerdi. Mösyö koço ölmüş müdür? 6-7 eylül günü o yokuştan aşağıya huzurlu insanların yerine, kan, zeytinyağı, ipekli kumaşlar ve dinmez bir acı aktı derler. Sakinleri yavaş yavaş yokuşu terk'edince bosalan mekanlara meyhane, müzikhol, "kötü ev" ve kapkaç yerleşti dediler.
"mösyöö lambooo, miso kilo soğanii! "
Kaynak Eksi Sozluk
No comments:
Post a Comment